ana_sayfa
FAALİYETLER
Yazılı Soru Önergeleri
Genel Kurul Soruları
Kanun Teklifleri
Sözlü Soru Önergeleri
Makalelerim
Genel Kurul Konuşmaları
Yazılı S.Ö.(Cevaplanan)
Meclis Araştırma Önergeleri
Genel Kurul Konumalar > 538 sıra sayılı Rusya Federasyonu ile Türkiye arasında Akkuyu sahasında bir nükleer güç santralinin kurulmasına ilişkin kanun tasarısı hakkında konuşması
14.07.2010
538 sıra sayılı Rusya Federasyonu ile Türkiye arasında Akkuyu sahasında bir nükleer güç santralinin kurulmasına ilişkin kanun tasarısı hakkında konuşması

MHP GRUBU ADINA YILMAZ TANKUT (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 538 sıra sayılı Rusya Federasyonu ile Türkiye arasında Akkuyu sahasında bir nükleer güç santralinin kurulmasına ilişkin kanun tasarısının 1'inci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bugün dünyamızdaki bütün gelişmiş ülkeler toplumlarına refah düzeyi yüksek bir yaşantı sağlamayı amaç edinmişlerdir. Bu amaç doğrultusunda, söz konusu ülkelerin hemen hepsi enerji ihtiyaçlarını kesintisiz ve uzun yıllar karşılayabilecek şekilde temin etmeyi de öncelikli hedefleri olarak belirlemişlerdir.

İşte bu çerçevede, ülkemizin enerji ihtiyacının kesintisiz ve yeterli bir şekilde kaynak çeşitliliği sağlanarak temin edilmesi toplumumuzun refahı ve Türk milletinin bekası için bir mecburiyet olarak hepimizin önünde durmaktadır. Buna paralel olarak, ihtiyaç duyulan enerjinin düşük maliyetle, güvenli ve çevreye duyarlı bir arz sistemi içinde karşılanarak sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması da elbette ki esas olmalıdır.

Bu çerçevede, kamu enerji yatırımları planlı ve istikrarlı bir şekilde devam ettirilmeli, yerli ve yabancı sermayenin bu alandaki yatırımları da teşvik edilmelidir. Ancak özellikle özel sektör veya yabancı ülkeler tarafından gerçekleşen yatırımlar sonucu faaliyete geçen santral veya enerji tesisleri, arz güvenliğinden verimliliğe, çevre duyarlılığından personele, yönetim miktarından millî çıkarlara kadar hemen her konu ve safhada etkin bir denetim mekanizmasıyla kontrol altında tutulmalıdır.

Değerli arkadaşlar, enerji sektöründe özel ve kamu kesimi faaliyetlerini düzenleyerek tüketici haklarını koruyan, rekabete açık, sağlıklı ve etkin işleyen bir piyasanın oluşturulması için gerekli düzenlemelerin de sağlıklı yapılması bir mecburiyettir. Ayrıca, enerji planlamasında ve yapılacak uluslararası anlaşmalarda, özellikle de nükleer enerji anlaşmalarında ülke çeşitliğine gereken önemin verilerek tek bir kaynağa bağımlı olmanın mutlaka önüne geçilmelidir.

Nükleer teknoloji ve bu teknoloji ile elde edilecek enerji, elbette ülkemizin enerji açığının bir bölümünü kapatabilecek bir imkândır. Fosil ve hidrolik kaynakların sınırlılığı ve çevre etkileri de göz önüne alındığında, 2020 yılı için öngörülen enerji açığının önemli bir kısmının nükleer enerjiden faydalanarak kapatılması bugün için uygun bir çözüm gibi gözükmektedir. Türkiye, yüksek bir teknoloji olan nükleer teknolojiye de mutlaka hâkim olmalıdır ve makul bir zaman dilimi içinde kendi reaktörlerinin önemli bir bölümünü yapabilecek teknolojik düzeye de mutlaka kavuşmalıdır.

Diğer taraftan, Türkiye'de toryum rezervi oldukça yüksektir. Bu manada da dünyanın 2'nci ülkesidir. Bu olağanüstü büyük imkân kaybedilmeden değerlendirilmeli ve ülkenin geleceği için de hayati bir mesele olduğu unutulmamalıdır. Toryumun gelecekte önemli bir yakıt kaynağı olacağı göz önünde bulundurulduğunda, toryumlu yakıtların ve reaktörlerin teknolojisine de mutlaka hâkim olmamız icap etmektedir. Bu bakımdan, bu yönde kesin ve kararlı siyasi bir irade, hiçbir taassuba kapılmadan ortaya konulmalıdır.

Diğer taraftan, nükleer enerjinin tanıtımı için Millî Eğitim, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Sağlık ve Çevre bakanlıkları ile TAEK ve TEAŞ, ortak bir kamuoyu bilinçlendirme stratejisini en kısa zamanda hazırlayıp kamuoyunu mutlaka tatmin etmelidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi olarak çevreye ve doğaya en ufak bir şekilde ziyan vermeden ve her türlü arz güvenliği sağlanarak, bilim ve teknolojinin bütün kural ve imkânları kullanılarak nükleer enerji üretim teknolojisine sahip olmak bizim enerji politikalarımızda öncelikli hedeflerimizdir.

Sayın milletvekilleri, 12 Şubat 2008 tarihinde nükleer güç santrallerinin kurulması ve işletilmesiyle ilgili kanun tasarının görüşmeleri esnasında, nükleer enerji konusundaki düşüncelerimizi buradan çok net bir şekilde söylemiş idik. Yine bu kürsüden, AKP İktidarının nükleer santral yapımıyla ilgili olarak samimi, şeffaf ve dürüst bir anlayışla ihale ve yapım aşamasını yürütmesi lazım geldiğini de önemle hatırlatmış idik. Ancak, bugün, ne yazık ki, artık bir AKP klasiği hâline gelen ve bütün akçeli işlerde şaibe ve iddialara muhatap olan bir tasarıyla daha karşı karşıya bulunmaktayız.

Sayın milletvekilleri, sekiz yıldan beri özelleştirme maskesi altında kapalı kapılar ardında Ögerlere, Oferlere ve kendi yandaş ve yabancılara ülkenin devasa enerji tesis ve zenginliklerini âdeta peşkeş çeken AKP İktidarının bu tasarıyla da benzer bir uygulaması, yine yüce Meclis kullanılarak gerçekleştirilmek istenmektedir. Ve ne yazık ki, Sayın Başbakan ve bakanları, hukuksuz ve haksız bir şekilde beytülmali, âdeta gözlerini kapatarak, ehlisalibe ve yandaşlara kapalı kapılar ardında, kayıt dışı siyaset geleneklerine uygun bir şekilde peşkeş çekmeye devam etmektedirler. Bütün bu yaptıklarının hesabını vermemek için de aziz milletimizi aldatıp oyalayarak suni tartışma ve kutuplaşmalarla, toplumun temel sıkıntılarını çözme yerine Anayasa değişiklik paketine vatandaşlarımıza "evet" dedirtmek için her türlü istismarı da fütursuzca yapmaktadırlar.

Ancak, ne yaparlarsa yapsınlar, Milliyetçi Hareket Partisi, milletimizin önceliklerine ve taleplerine cevap vermeyen ve dışarıdan sipariş edilen Anayasa değişikliklerine "hayır" oyu verecek ve verdirecektir. Milliyetçi Hareket Partisi, olgunlaşırken katkısının sorulmadığı ve başkası tarafından dayatılmış kararlara katılmayarak Anayasa değişikliklerine "hayır" diyecek ve dedirtecektir. Ve Milliyetçi Hareket Partisi, toplumun huzursuz, devletin gergin, anayasal kurumların kavgalı olduğu bu süreçte sağlıklı sonuç alınamayacağı için Anayasa değişikliklerine aziz milletimizin topyekûn "hayır" demesini isteyecek ve istetecektir.

Değerli arkadaşlar, hepinizin malumu olduğu üzere, bugün Türkiye, enerji arz güvenliği bakımından büyük sıkıntı ve sorunlar yaşamaktadır. Şayet Türkiye, özellikle de son sekiz yıldır AKP'nin tek başına iktidarında uygulaya geldiği enerji politikalarını değiştirmediği ve yerli kaynaklarını harekete geçirmediği takdirde, enerji arz güvenliği meselesi çok daha büyük boyutlara ulaşacaktır.

Ülkemizin enerji konusunda ana sorunlarından birisi ithalat bağımlılığı, yani dışa bağımlılıktır. Ülkemizde üretimin tüketimi karşılama oranı her geçen gün azalmaktadır. Enerji Bakanlığı tahminlerine göre, enerji üretiminin tüketimi karşılama oranının 2020 yılında yüzde 25'lerin altına düşmesi beklenmektedir. Bunun anlamı, enerjide yüzde 75 oranının üzerine çıkan bir bağımlılık demektir.

Bu kapsamda, bugün görüşmekte olduğumuz ve âdeta yangından mal kaçırırcasına, kapalı kapılar ardında hangi pazarlıklar neticesinde imzalandığı belli olmayan bu anlaşma son derece şaibeli ve manidardır.

Bu tasarının sadece isminin, ülkemizde bir nükleer santralin kurulması ve nükleer santralin elektrik üretim kompozisyonuna dâhil edilmesi bakımından belki doğru olduğu söylenebilir ancak anlaşmanın içine baktığımızda beş yanlış hemen göze çarpmaktadır:

1) Ülkemizin birincil enerji kaynakları bakımından en fazla bağımlı olduğu ülke -doğal gazda yüzde 60, petrolde yüzde 30- olan Rusya'ya ülkemizde nükleer santral yapmasının sağlanması enerji arz güvenliğinin en temeli olan kaynak ülke çeşitliği ilkesine açıkça aykırıdır ve kabul edilemez bir durumdur.

Burada Rusya'ya karşı önyargımız yoktur, hangi ülke olduğundan çok, bir ülkeye enerjide ne oranda bağımlı olunduğu değerlendirilmektedir.

2) Rus nükleer teknolojisi son yıllarda gelişme göstermekle birlikte basınçlı su reaktörü tipi olduğundan zenginleştirilmiş uranyum yakıtı gerektirmektedir. Dolayısıyla, yerli uranyum kaynaklarının doğrudan değerlendirilmesi mevcut şartlar dâhilinde de maalesef mümkün değildir.

3) Yapılan anlaşmaların kapsamında ve nükleer santral anlaşmasının sonucunda alınacak elektrik fiyatının tespitinde nükleer dışı sebeplerin etkin rol aldığı hususunda kamuoyunda ciddi şüpheler uyanmaktadır. Çünkü on beş yıl alım garantisi verilen 12,35 -15,33 sent fiyat aralığı, uluslararası fiyatlar ve gelişmiş ülke fiyatları bir kenara, Türkiye elektrik piyasasında dahi asla kabul edilebilecek rakamlar değildir.

Bu anlaşma, önümüzdeki on yıllarda Türkiye'de ucuz enerji sağlanmasını da engelleyecek boyutta olan bir anlaşmadır.

4) Yapılan anlaşmaya göre, nükleer santral tamamen Rusya tarafından finanse edilecek ve Rusya'ya ait olacaktır. Türkiye sadece bu santralden çok pahalı fiyatla yılda yaklaşık 5 milyar dolarlık elektrik satın alan yağlı bir müşteri konumunda olacaktır.

5) Bu santralin yapımından işletmesine kadar olan süreçte Türkiye'nin ne ölçüde projenin içinde olacağı anlaşma metninde açık bir şekilde yer almamıştır.

Anlaşmada bu hususlar muğlâk ifadelerle geçiştirilmiştir.

Dolayısıyla Türkiye'nin nükleer teknolojiye sahip olması ve geliştirmesinin bu model ile ne ölçüde mümkün olacağı ise oldukça şüphelidir ve sıkıntılıdır.

Sonuç olarak, bu anlaşma "nükleer enerji" başlığı bakımından doğru gibi gözükmekle birlikte, anlaşmada içerik bakımından en az beş yanlışın olduğu ve bu yanlışların, ülkemiz için faydalı olacak bir konuyu ülke çıkarlarına ziyanlı hâle getireceği endişesini taşıdığımızı buradan ifade etmek istiyorum.

Sayın milletvekilleri, diğer taraftan Rusya ile imzalanan nükleer santral anlaşması tasarısı, uzman komisyon olan Enerji Komisyonunda hiç görüşülmeden direk Dışişleri Komisyonuna gönderilmiştir.

Dolayısı ile benim de üyesi olduğum ve konusunda uzman pek çok arkadaşımızın bulunduğu Enerji Komisyonunun raporu bile alınmadan ne yazık ki kapalı kapılar ardında yapılan ve kayıt dışı siyaset anlayışının bir tezahürü olarak bu santral anlaşması alelacele Genel Kuruldan bir oldubitti ile geçirilmek istenmektedir ki, bizim, Milliyetçi Hareket Partisi olarak böyle bir haksızlık, yolsuzluk ve hukuksuzluk dolu anlaşmaya evet dememiz mümkün değildir diyor, hepinizi saygı ile selamlıyorum.

,